Dilim döndükçe masada pek konuşmayan adamın yerine biraz çığlık atmak istiyorum, izninizle. Eğer bilmiyorsak güneşe bıraktığımız buğdayların büyüyüşünü görüp göremeyeceğimizi
Geçmişin nostaljisini anımsamak, başımıza gelen en tatlı hüzünlerden biridir. Çoğu zaman, sevimsiz bir gerçeğin kollarında bulmak kadar rahatsız edicidir. Diğer
“İçim parçalanıyor amirim…” Diyorum, kimse duymuyor Köşe başlarında Yalnızlığın kızıl destanını yazıyorum Birbiri ardınca sıralanmış Dağları çiziyorum defterime Lokomotif misali
Ölüyorum Tanrım Usul usul ölüyorum Çok uzaklara dalıp kayboluyorum Kendi dünyasızlığımda… İçselleşmiş kelimelerle Cebelleşiyorum pervasızca Görenler oluyor mu bilmiyorum Lakin